Mustafa Kemal’in Kartalı

masaldı dağlar taşlar gerçekten masaldı ha,
geçiyordu Mustafa Kemal çamlıbel’den.
yabanın kurdu kuşu seyrine inmiştiler,
kara pençelerle, ak gagalarla.
susmuştu yeryüzü efsaneler içinde,
masaldı dağlar taşlar gerçekten masaldı ha.

ona iyice yaklaşan kocaman bir kartaldı ha,
bakır kızıllığındaydı tüyleri, kor alevindeydi gözleri,
kondu ilk kayaya düşen bir rüzgar parçası gibi,
sevgiyle bakıştılar,
tanış çıktılar sanki kâinatlar üstünde,
ona iyice yaklaşan kocaman bir kartaldı ha.

kartal uçup gidince ortalık boşaldı ha,
kayboldu mucizesi havaların,
neydi, nasıl bir parıltıydı, bilemedi kimseler,
kimin aşkıydı, inmişti semalardan toprağa, paşam?
kalmadı sonsuzluk, haşmet, gurur,
kartal uçup gidince ortalık boşaldı ha.

aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha,
vatan göklerinden vatana söyler
kocaman zafer bayraklarının geleceğini,
kocaman günlerin ucunda.
anladı Mustafa Kemal, kimseye söylemedi,
aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha.

Mustafa Kemal’i de Mustafa Kemal’di ha,
unutmadı kartalı hiç
gün doğarken kızaran yamaçlarda aradı,
bekledi kanat seslerini fırtınalardan.
kartal değilse de kartal vefalıydı,
Mustafa Kemal’i de Mustafa Kemal’di ha.

artık bütün mevsim yapraksız bir daldı ha,
yoktu Mustafa Kemal’in umduğu,
gelmiyordu kartalı geriye şahikalardan,
üç yıldır gelmiyordu.
konmuyordu büyük habercisi zaferin
artık bütün mevsim yapraksız bir daldı ha.

kanatları amma da al aldı ha,
hangi şehitler seslenmiş belli değil.
bir 30 ağustos günü göründü Mustafa Kemal’in kartalı,
koca kanatlarını çırptı boşluğa,
sallandı gök,
kanatları amma da al aldı ha.

Fazıl Hüsnü Dağlarca